Bugün çığlık çığlığaydım. Ağzımdan tek bir kelime dökülmedi ama
etrafımdaki herkes "neden?" diye soruyordu, ağızlarından tek bir kelime
dökülmeden. Kulağımda kulaklıklar, parçalardan "hey brother" ve ben
avazım çıktığınca bağırıyordum dünyama, içimdeki dünyaya...
Hey brother, there's an endless road to rediscover
Yeniden
keşfetmenin sonu yoktur... Her adımımda yeniden keşfediyorum kendimi.
Ve her adımında yeniden keşfediyorum seni. O kadar çok değişim yaşadık
ki seninle beraber, o kadar çok değiştim ki, dönüp geriye baktığımda tek
gördüğüm aynılıklar. Ve tek istediğim avazım çıkıncaya kadar bağırmak
kardeşim. Tek istediğim bu artık. Gel gör ki bunu yaparken bile dünya
beni pireyi silkinerek üstünden atmaya çalışan bir köpek gibi üstünden
atmaya çalışıyormuş gibi geliyor. Neden bilmiyorum, ama sana da bazı
bazı böyle olduğunu biliyorum kardeşim, seni ANLIYORUM...
Hey sister, know the water's sweet but blood is thicker
Şarkıların
romanlar gibi çevrilmesine karşıyım, aynı şiirler gibi. Onlara
yüklediğimiz anlamlar biz olmadan anlamsız. Su tatlıdır, ama kan daha
yoğundur... Seninle kan bağımız yok, belki de hiç görmedin bile beni,
belki adımı bile bilmiyorsun ama bir şeyi bilmeni istiyorum kardeşim,
dünyada hiç kimsen olmadığında, tutunacak dalın kalmadığında ve her
umutsuzluğa düştüğünde hatırlamanı istediğim bir şey var, seni
seviyorum. Dağlar kadar değil, kocaman değil... Ne kadar istersen o
kadar sevgim var senin için. Çünkü ihtiyacın olan tek şey bu, zaten
benim de sana verebileceğim bundan daha değerli bir şeyim yok...
Oh, if the sky comes falling down,
For you,
There's nothing in this world i wouldn't do
Hayatıma
insanlar giriyor, insanlar çıkıyor, bazılar sadece bakıp geçiyor ama
ben sadece çığlık çığlığa bağırmak istiyorum sadece. Ve bunu yaparken
yanlız olmadığımı biliyorum. Kendimi yeniden keşfettiğim her an daha da
öfkeli, daha da küskün hissediyorum. Sana küsüyorum, kendime küsüyorum,
yazmaya küsüyorum...
Ama çoğunlukla bağırmak istiyorum, haykırmak
istiyorum! Tek harflik milyonlarca cümle kurmak istiyorum! Dilimden
dökülen bir harf, sadece tek bir harf istiyorum...
Hey brother, do you still believe in one another
Çalışmaya
berber çırağı olarak başladım, sonra market, sonra gözlükçü, sonra
marangoz, sonra başkaları. O kadar insan gördüm ki kardeşim, o kadar
insan tanıdım ki... Ya da tanıdığımı sandım. Herkesten olmasa da o kadar
çok kazık yedim ki, o kadar çok kullanıldım ki... Ve hala inanıyorum
biliyor musun? Inanmak istiyorum. Insanların iyi olabileceğine,
gerçekten sevebileceğine inanmak istiyorum. Zorunluluktan değil,
salaklıktan değil, inanmak istediğim için inanıyorum sana kardeşim. Ya
sen?
Hey sister, do you still believe in love i wonder
Herkes
birine, bir şeye aşıktır bu dünyada. Tarifi imkansız bir yemek gibidir
adeta, raslantıdan doğmuş, içine ne kattığını hatırlamadığın bir yemek
gibidir. Tadı damağında kalmıştır, elde etmek için elinden geleni
yaparsın ama sonu hep hüsrandır çünkü gizli malzemeyi unuturuz her
seferinde. O kişiyle yaşanır aşk. Pirince istediğin kadar bulgur de,
pirinç istediği kadar bulgur olmak istesin...
Öyle midir? Ben de merak ediyorum. Peki sen kardeşim, hala inanıyor musun merak ettiğim, aradığım aşka?
Oh, if the sky comes falling down
For you,
There's nothing in this world i wouldn't do
İçinden
geçenleri okuyamam belki, ama bu hayal kurmam için engel değil ki?
Senin için hayal kurabilirim, tıpkı kendim için kurduğum gibi. Gözlerim
mavi gökyüzündeyken, kollarımı açıp, boğazım kanayıncaya kadar bağırmak
istememe kim engel olabilir?
What if i'm far from home
Oh brother i will hear you call
What if i lose it all
Oh sister i will help you out
Hepinizi seviyorum okurlarım, özellikle seni. Evet evet, senden bahsediyorum. Üstüne alınmaktan çekinme çünkü en çok sevdiğim okurum sensin.
Ha, bir de küskünleri barıştıran Ebru'ya kucak dolusu sevgiler...
Hepinize mutlu yarınlar.