Bi'şey mi bakmıştın? (blog içi arama)

24 Aralık 2011 Cumartesi

Kafamdan Geçenler - 6

Artık güzel fotoğrafların anlamı yok benim için, neşeli sözcükler kül gibi ağzımda. Gülüyorum ama iğne dokunsa patayacak bir balonmuş gibi, ya da henüz patlamış balonun içindeki sıcak havanın esrarengiz buğusu gibi gülüyorum. Bi an sonra yok olacak, başka bir an başka bir yerde yeniden can bulacak bir damla gibi duruyorum yerimde. Tek sorun yok olmamam. Bırakamıyorum. Kaybedecek şeylerim var benim, sen varsın, o var, diğeri var. Sen beni, ben onları sevmesem de varsınız işte! Kinimi, hüznümü ve senden arta kalan aşkımı kaybetmek korkusu olmasa, arkamda bırakacağım insanlar olmasa keşke.


Veya, seni ardımda bırakabilsem keşke.


Bilmiyorum ne olur, ne olacak. Bu tamamen sana ve onlara kalmış bir şey. Hayatımı ben yönlendiremiyorum artık. Hayallerim, umutlarım, hatta düşüncelerim... Hepsi çok uzak geliyor şu anda. Bildiğin ölümü bekliyorum be!Hepimiz beklemiyor muyuz? Sadece ölene kadar sıkılmamak için bir şeyler yapıyoruz. Geziyoruz, yiyoruz, içiyoruz, dans ediyoruz, ip atlıyoruz ve dahası... E para olmadan bunları yapamayacağımız için hayatımızın büyük kısmı da çalışmakla geçiyor. Çalışıyoruz, çalışıyoruz, çalışıyoruz ve çalışıyoruz. Çalışmak için daha çok çalışıyoruz, yüksek yerlere gelmek için daha da çok çalışıyoruz. Sonra orda kalmak için çalışıyoruz. Eh, arada bir eğleniyoruz, bu duraktaki zamanımızın bir kısmını zevkle geçiriyoruz... Ama sonrasında çalışıyoruz ve çalışıyoruz...

Kaybedecek şeylerim git gide azalıyor ama. İnsanlardan soğuyorum, sevmiyorum artık kimseyi. Cidden bak, şaka değil. Birkaç kişi dışında kimseyi sevmiyorum. Yemeklerden tad alamıyorum. Misal, geçen sene özel tarifim diye yaptığım yemek midemi bulandırıyor artık. Öyle sürekli de yemedim halbuki? En fazla ayda bir yemişimdir. Kitap okumayı da bıraktım. Neden okuyayım ki? Saçmalık. Bugün bunları yazmamı sağlamaktan başka ne kazandırdı bana? İletişim becerisi mi? Dile hakim olmak mı? Kısa bir özet geçeyim sana: Sen dahil hemen hiç kimse sevmez beni. Ve çalıştığım yer bir çağrı merkezi, gece boyunca maksimum bir iki çağrı alanlardan. Oldu mu? yeterince açık mı? Güzel, devam edeyim o zaman. Takmıyorum fazla, seni de takmıyorum ne yazık ki. Yüzüne bile bakmıyorum. Bu yazdıklarım ne o zaman, di mi? Seni takmıyorum dedim sadece...

Hayal ile gerçek arasında kaybolup gidiyorum şu sıralar. Ben gerçek miyim, acaba bi akıl hastanesinde kalıyor olsam ve bu yaşadıklarım aklımın bi oyunu olsa; bunu anlayabilir miydim? Öyle olsa bile çok gerçekçi bir yalan olurdu...

Dağıttım yine galiba? Daha çok fazla şey var kafamda ama yazmaktan da sıkılıyorum şu sıralar. Bunu nasıl yazdım ben bile anlamadım.

Hadi eyvallah...

Hiç yorum yok:

Özel Arama